B.A.R.F & ÇİĞ BESLENME (prey model)
- brunosmacros
- 29 Kas 2023
- 2 dakikada okunur
Merhaba okuyucu. Bu blog yazısına tıkladıysanız köpeğiniz için daha sağlıklı bir yaşam tarzı sağlamaya gerçekten ilgi duyuyorsunuz ya da bu beslenmeyi uygulayanlara silah doğrultmak için satır arası boşluk arıyorsunuz, kemerleri bağlayın, bilimsel yolculuğa çıkıyoruz!
Çiğ beslenmeyi ilk kez duyan çoğu insanın ilk tepkisi dehşet ve endişe olur. Bu tamamen normal, çok sevdiğim bir laf var ‘bilgi güçtür!’.
Çiğ beslenme karmaşık ve tehlikeli gözükse de, sistemini anladıktan sonra oldukça pratikleşen bir beslenme şeklidir.
Çiğ Beslenme’nin tekrar gündeme gelme hikayesi…
Veteriner hekim Ian Billinghurst veterinerlik diplomasını aldıktan sonra ticari gıdaları savunarak (kibble/ kuru köpek maması) ve bunları kendi köpeklerine vermeye başladı. Ancak sürekli şüpheler yaşıyordu; Muayenehanesinde her gün gördüğü köpekler ve kendi köpekleri neden bu kadar sağlıksızdı? Ve neden gençliğindeki köpeklerin bu kadar güçlü olduğunu ve veterinerlik uygulamalarında sık sık karşılaştığı hastalıklardan etkilenmediğini hatırlıyordu: cilt sorunları ve kaşıntı; göz akıntısı; pis kokulu, pis kokulu tüyler; ağrılı kulaklar; ağız kokusu ve diş problemleri; anal keselerle ilgili sorunlar; solucan ve kurtlar. Bunun köpeklerin yedikleriyle bir ilgisi olduğunu düşünmeye başladı.
Birkaç yıl boyunca Dr. Billinghurst kendi köpekleri üzerinde denemeler yapmaya başladı ve onları çocukluğunda çoğu insanın köpek beslediğini hatırladığı şeylerle beslemeye başladı: çiğ, etli kemikler ve ev artıkları. Hemen bir fark gördü. 1993 yılında çığır açan Give Your Dog a Bone adlı kitabında yazdığı gibi, “Artık cilt problemleri, diş problemleri, göz problemleri, büyüme problemleri, üreme problemleri vb. yok. Dışkıları daha az kokuyordu ve dışkılama sayıları da daha azdı. Nefesleri kokusuzdu. Onları beslemek hem yiyecek maliyeti açısından hem de artık pahalı ilaçlara veya diş hekimliğine ihtiyaç duymadıkları için daha ucuzdu.”
"Yeni" diyetinin başarısını gözlemleyen Dr. Billinghurst, müşterilerinin bunu köpeklerinde denemelerini önermeye başladı. Yine başarıdan başka bir şey göremedi ve bu da çiğ beslenme konusuna olan ilgisini bir uzmanlığa dönüştürdü. Beslenme üzerine çalıştı, bilgileri ve vaka çalışmalarını meslektaşlarıyla karşılaştırdı ve sonunda Give Your Dog a Bone kitabını yazdı. Bugün kitap, köpekler için evde hazırlanan diyetlerle ilgilenen herkes için bir başlangıç kitabı olarak kabul ediliyor ve çok sayıda çiğ beslenme savunucusunun başlangıç noktası oluyor.
Primal olarak da bilinen Prey Model Raw (PMR) diyeti işlenmiş gıdaların tüketilmediği ve köpeklerin atalarının ve vahşi kuzenlerinin tükettiklerini taklit etmesi gerektiği felsefesini savunur. Eksiksiz bir PMR diyeti bütün yabani av hayvanlarını temel alır ve bitkisel kaynakları içermez. Türkiye içinde uygulanması pek pratik olmayan bu beslenme, tavşan kulakları/ avın tüm kafatası gibi alışık olmadığımız hayvan bölgeleri içeriyor. Bu nedenle B.A.R.F beslenme çok daha pratik olacaktır.
B.A.R.F (Biyolojik Olarak Uygun Çiğ Gıda Diyeti), köpeklere çiğ kas eti ve çiğ etli kemiklerin yanı sıra sebze ve meyvelerden oluşan modifiye edilmiş bir ev yapımı özel beslenmedir.
ÇİĞ BESLENME ve BARF FARKI NEDİR?
Köpek diyetleri yani beslenme şekillerinde "çiğ", pişmemiş ve işlenmemiş bileşenlerin herhangi bir kombinasyonuna uygulanabilen geniş bir terimdir. Gerçekten ham olarak kabul edilmesi için formülün hiçbir kısmı ısı kullanılarak işlenemez ve servise hazır olana kadar her zaman soğuk zincirde saklanmalıdır.
BARF Diyeti: Besin içeriği ve sağlığa olumlu etkileri yönünden eksiksiz kabul edilebilmesi için, gerçek bir BARF diyetinin hem hayvanlardan hem de bitkilerden elde edilen bileşenlerin belirli bir oranını içermesi gerekir.
Çiğ Et Bazlı Diyetler (Raw Meat Based Diets): RMBD'ler, ek içeriklere ilişkin herhangi bir şart olmaksızın, esas olarak pişmemiş hayvan dokusu, organları ve kemiklerinden oluşur. Yani belirli bir formülasyon takip edilmeyen ve işlenmemiş çiğ besinlerden oluşan diyettir.



Yorumlar